Dar Bölge Seçim Sistemi Gelirse Ne Olur?

Dar Bölge Seçim Sistemi

Dar Bölge Seçim Sistemi Neleri Değiştirir?

Dar bölge seçim sistemi başta olmak üzere seçim sistemlerine yönelik tartışmalar devam etmektedir. Muhalefet partileri seçim barajının düşürülmesi ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesini talep ederken iktidar partisi ve ortakları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde ısrar etmektedir. Bunun yanında çeşitli dönemlerde iktidar çevrelerinde dar bölge seçim sisteminin mutlaka gelmesi gerektiği yönündeki düşünceler dile getirilmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Anayasal kriterlerde herhangi bir düzenleme olmaksızın dar bölge seçim sistemi gelirse ne gibi riskler oluşacağı üzerinde düşünmek gereklidir. Bu noktada gördüğüm bazı çekinceleri paylaşmak istedim.

Dar Bölge Seçim Sistemi Nedir?

Dar bölge seçim sisteminde, milletvekili sayısı kadar seçim çevresi oluşturulmakta ve her seçim çevresinden sadece bir aday meclise gönderilmektedir. Ülkemizde şu an 600 milletvekili görev yaptığı için 600 ayrı dar seçim çevresi oluşturulacaktır. Burada yapılan seçimler sonrasında en çok oyu alan aday milletvekili seçilecektir. Nitelikli çoğunluğun arandığı dar bölge seçim sisteminde ise ilk turda %50+1 alan seçilirken, bu orana ulaşılmaması durumunda ikinci tura kalmakta ve en çok oyu alan seçilmektedir.

Dar Bölge Seçim Sistemi Neler Getirir?

Dar bölge seçim sistemi, çoğunlukla istikrarın sağlanmasını önemseyenler tarafından istenilmektedir. Özellikle parlamenter sistemlerde hükümet meclis içerisinden çıktığı için mecliste çoğunluğun sağlanması adına önemlidir. Ancak yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemimizde Cumhurbaşkanlığı seçimi ayrıdır ve Cumhurbaşkanı meclisten bağımsız seçilip yetkilerini almaktadır. Bu nedenle yönetimde iktidarın sağlanması bakımından dar bölge seçim sistemi zorunlu değildir. Mevcut sisteme dar bölge uygulamasına geçilmesinin seçimlerin demokratikliğine ve temsilde adalet duygusuna zarar vereceği ortadadır. Bununla birlikte avantajlarının olduğunu da söylenebilir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  1. Öncelikle Cumhurbaşkanı ve meclisteki temsilcileri gücü elinde bulundurdukları için seçim çevresinde gerrymandering benzeri uygulamalar gerçekleştirerek yeni seçimler öncesi rakiplerine karşı büyük avantaj sağlayabilir. (Gerrymandering uygulaması için buraya tıklayabilirsiniz) Oy çoğunluğu olan ve az olay seçim çevreleri arasında sınır değişikliği yapılarak daha fazla vekil kazanma olasılığı artabilir. Bununla birlikte seçmenler tek vekili kaptırmamak için Cumhurbaşkanı seçilme şansı yüksek olan partinin adayına yığılacaktır. İttifaklar da düşünüldüğünde bu yığılma bazı seçim çevrelerinde temsili etkileyecektir. Baskıcı bir çoğunlukla birlikte işlevsel olmayan bir muhalefet görülecektir.
  2. Dar bölge seçim sisteminde en çok oy alan seçildiği için, o seçim çevresinde adayları seçilmeyen seçmenlerin temsil hakkı ciddi oranda zedelenmektedir. Örneğin %25 oy olarak çoğunluğu elde eden bir aday milletvekili seçilmesine rağmen %75’lik bir seçmen kitlesi kendisinin mecliste temsilcisinin olmadığını düşünecektir.  2011 yılında bu sistem olmuş olsa idi oyların %49,5 unu alan AK Parti, meclisteki sandalyelerin %75’ine sahip olacağı, MHP’nin ise %13 oy almasına rağmen sadece %=0.54 ile temsil edileceği belirtilmektedir. Bu örnekten anlaşılacağı üzere dar bölge sistemi antidemokratik bir temsilin önünü açmaktadır.[1] Bu bakımdan temsilde adaletsizlik doğacaktır. Ayrıca günümüzdeki seçimler dikkate alındığında bölgesel yığılmalar olacak, bazı partilerin bir bölgede hiç milletvekili çıkaramamasına sebep olacaktır. Bu partilerin söz konusu bölgeler ile bağ kopacaktır. (Örneğin Doğu Bölgesi)
  3. Dar bölge seçim sisteminde, seçim çevresi idari sınırlar bakımından küçük olduğu için seçmenler arasındaki ilişkiler daha sıcaktır. Çoğunluk birbirini tanıdığı için adaylar daha ön plandadır.  Hem adaylar arasında hem de seçmenler arasında ikili ilişkiler yüksektir. Seçmenler kısa araştırmalar neticesinde adaylara ulaşabildikleri gibi doğrudan tanımaları da muhtemeldir.. Oy tercihini, kişisel deneyimler etkilemektedir. Yani adayın niteliği, partisinden daha önemlidir. Örneğin CB seçiminde iktidar partisinin CB adayına oy verirken, kendi seçim çevresinde bağımsız bir adaya ya da başarılı olduğunu düşündüğü muhalefet adayına oy verebilir. Bu bakımdan daha demokratik olacağı söylenebilir.
  4. Seçmenlerin tercih yapabilme imkanına rağmen dar bölge seçim sisteminde yerel seçim riskleri oldukça fazladır. Bir seçim çevresinde yönetme ve yasama odaklı aday yerine cemaat bağlılığı, aşiret kararı, mezhepçilik, ağalık gibi uygulamalar nedeniyle belirli özellikler ön plana çıkabilir. Bunun yanında bölgede nüfusu olan, öreğin zengin bir iş adamı, seçimlerde aday olarak oy isteyip halk üzerinde maddi manevi baskı kurabilir. Rakiplerden oy satın alma davranışları artabilir. Bu da seçimlerin demokratikliğine balta vuracaktır.

[1]  Göksel, T. & Çınar, Y. (2017); “Yeni Anayasal Sistemde Seçim Sistemleri Simülasyonları, TEPAV yayını, Cilt 17, Sayı 14, ss.1-15.

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.